Büyük lokma ye ama büyük Konuşma

featured

Maalesef mevcut iktidar bugüne kadar hangi konu ile ilgili keskin bir ifade kullanmışsa onunla ilgili bir imtihana tabi tutuldu. Hangi mesele ile ilgili “büyük konuşmuşsa” o meseleyle karşı karşıya geldi. Daha ilginç olanı. Ha bir tanesi ile ilgili de imtihanı geçmiş olsun. Hepsinde tornistan yapmak zorunda kaldı.

Dolar, faiz, papaz, Filistin, Kudüs, Van minut hadisesi, Libya, Suriye, Mısır, Rabia, Çözüm süreci, yüksek enflasyon, doğal felaketlerde karşılaştığı durumlar ve acziyeti. Ve aklımıza gelemeyen irili ufaklı bir sürü mesele.

Her defasında, her seferinde kınadıkları CeHaPe zihniyetinin geçmişte yaptıkları ile karşı karşıya kaldılar. Cami de yıkıldı, Kuran Kursu da yıkıldı, başörtülü bacım da tutuklandı, devletin polisi ayakkabı ile camiye de girdi, yağ kuyruğu da oldu. Tanzim satış kuyruğun da sebze kuyruğuna da girildi. PTT’nin dağıtacağı maske sıramızı da bekledik evlerimizde. Hatta geçmişte tek parti zihniyetinin, uygulamalarını da dönem dönem görmüyor değiliz.

Mevcut idare ister kabul etsin, isterse kabul etmesin. İnsanımız problemler yumağının içinde yuvarlanıp gidiyor. Kimi dinlesek mutlaka bir derdi var. Atanamayan üniversite mezunu milyonlarca gencimiz var. Emekli olamamış milyonlarca insanımız var. Emekli olmuş ama hakkını gerektiği gibi alamayan insanlarımız var. Sağlıkta şiddet meselemiz var. Yasa bekliyor. Hayvan hakları meselesi var. Yasa bekliyor. Aile içi şiddet veya kadına şiddet meselesi var. Yasa da var ama problemi çözmüyor.

İmar yasası çıkması bekleniyor. Binlerce hobi bahçesi mağduru oluşmuş. Sanayicimizin işçi bulmakla ilgili problemleri var. İhracat ithalat ile ilgili bürokrasi zorlukları ile ilgili problemleri var. Yeni mültecilerle ilgili problem artarak gidiyor. Engellilerimizin problemleri var.

Hayvancılıkla uğraşan çiftçimiz çoban bulamıyor bu ülkede. Tarım işçisi bulunamıyor. Yıl 2021 olmuş. Tarım işçileri kendi memleketlerinden çıkarak başka yerlerde iş bulabilmek, geçimini sağlayabilmek için göç ediyorlar. Ve yaşadıkları yerleri hepimiz görüyoruz. Bu bir gerçek her yıl geliyorlar. Bunlar için yaşam alanları bir takım sosyal tesisler yapılamaz mı? Çocukları okuldan eğitimden mahrum kalıyorlar. Bunlar için çözüm üretilemez mi?

Problemsiz bir dünya olur mu? Tabi ki olmaz. Ancak problemi çözmek başka, problemi sahiplenmek, kanıksamak, çözmek yerine her gün bahane bulmak o da ayrı bir problem.

İdarecinin görevi nedir? Ne için orada bulunmaktadır. İdareci, şehri idare etmek problemlerini çözmek için o görevdedir. Kendisi problemleri çözmek için ortaya çıkmış, seçmen de diğerlerinin arasında problemleri onun çözeceğine kanaat getirerek o göreve getirmişlerdir.

Ülkemiz her gün farklı bir sıkıntıya uyanmaktadır. Her gün başka bir sıkıntıyla, başka bir problemle karşı karşıya kalmaktayız. Yani bizler mevcut problemlerimiz çözülecek diye beklerken, mevcut problemlerimiz çözülmediği gibi bir de yenileri katlanarak geliyor.

Geçmişte günün şartlarına göre kıt imkanlarla bile olsa eğitimden belli bir sonuç alınabiliyordu. Okul azlığına, sınıf kalabalığına göre gerçekten verim alınabiliyordu. Bugün birçok imkanlarla aynı sonuçları bile alamıyoruz. LGS 2021 sınavında 180 bin öğrenci tüm derslerde 0 çekmiş. 2021 YKS sınavında 218 bin öğrenci matematik, 312 bin ise fen dersinde sıfır çekmiş. 1 milyon öğrencimiz ise barajı geçememiş. Nitelikli bir eğitim verildiğini kimse iddia edemez. Paranız varsa özel okulda özel ilgi ile bir kısım eğitim alabiliyorsunuz.

Sağlıkta iyi şeyler yapıldığı söyleniyor. Ama bu bir söylenti. Tamam çok büyük, çok lüks hastaneler yapıldı. Ama nitelikli bir sağlık hizmeti alındığını söyleyemeyiz. Şimdi koridorlarda sıra beklemiyor olabiliriz ancak sıramızı evde bekliyoruz. Özel hastanelere giderseniz işiniz hızlanıyor ancak, ciddi bir maddi hazırlıkla gitmeniz gerekiyor.

Geçmişte toplum bu kadar eğitimli olmamasına rağmen, eşine saygılı, çocuklarına sahip, mutlu bir aile yapısına sahipken şimdi her gün farklı bir toplumsal olaylarla karşı karşıyayız. Kadına şiddetin zirve yaptığı dönemi yaşıyoruz. İnsanların sokakta rahatça insan, hayvan öldürdüğü bir dönemi yaşıyoruz. Bitki örtümüzü, ağaçlarımızı belediyeler, hükümetler şehircilik adına kendi katlediyor zaten. Toplumsal olayların zirve yaptığı bir dönemi yaşıyoruz.
Şöyle geriye doğru bir düşünün. Bir çok konuda kendi kendine yetebilen bir ülke iken, bugün bir çok konuda dışarıya muhtaç bir ülke haline geldik. Oluşturulan algılar neticesinde uygulanan özelleştirme politikaları neticesinde bugünün dünyasında en basit malzemeleri, hammaddeleri, gıdayı dışardan ithal eder hale geldik.

Bir şeyler yapılmadı mı? Yapıldı. Ne yapıldı. Betonla yapılabilen her şey. Adalet dağıtmayan çok büyük Adalet Sarayları yapıldı. Eğitim veremeyen okullar yapıldı. Sadece bina ve tabeladan ibaret milli ve manevî değerlerinden uzak İmam Hatipler.

Problemlere çözüm üretemeyen sadece binadan ibaret olan devlet binaları. Hakkını yemeyelim bunların içinde düzgün bir şekilde çalışanları var. Vergi toplanan daireler. Onlar hakkıyla çalıştı. Şifa dağıtamayan hastaneler yapıldı. Stadyumlar yapıldı. Millet Parkları yapılıyor. Millet Parkları yapıyoruz ama milletin esas parkları olan birçok milli parkı, birçok doğal alanı da bu dönemde perişan ettik.

Bugün bir kesimin yaşadığı lüks hayat bütün bir toplumun yaşantısıymış gibi lanse ediliyor. Öyle değil. O lüks hayatı yaşayan veya yaşadığını zanneden insanımızın bile bin türlü derdi var. İktidar söylerken öyle bir algıyla söylüyor ki; Söylenenler bir kaç lokal problem diyor. Bakmayın siz aslında vatandaş çok müreffeh yaşıyor. Muhalefet edeceğiz diye uydurulan şeyler bunlar algısı ile söyleniyor. Halbuki hiç de öyle değil. Farklı farklı da olsa herkesin problemi var. Dedikleri gibi herkes müreffeh filan da yaşamıyor. Borç dert, kavga dövüş yaşam mücadelesi veriyor insanımız. Yaşıyor ama nasıl yaşıyor bir de onlara sormak lazım?

Tabi ki tüm bu problemler çözümsüz değil. Hepsine mutlaka çözüm bulunabilir. Bütün mesele zihniyetimizin değişmesi. İktidardan bir beklentimiz yok. Zihniyetini değiştirsin, çözüm için adım atsın diye bir bekleyiş içerisinde değiliz. Çözüm bizde, yani vatandaşta. Vatandaşımız düşüncesini ve tercihini değiştirmesi gerekiyor. Bu böyle gelmiş böyle gider çaresizliği içerisinde. Hayır bu böyle gelmiş olabilir. Genel olarak tercihlerinizde yanılmış olabilirsiniz. Oy verdiğiniz iktidarlar sizi yanıltmış olabilirler. Hayal kırıklığına uğratmış olabilirler. İnsanız, beşeriz, şaşarız. Ancak aslolan yanlışta ısrar etmemektir.

Değerli Kardeşlerim, Çözülmeyecek problemimiz yoktur. Hepsini çözeriz Allah’ın izniyle. Bu denli eziyeti, sıkıntıyı çekmenize gerek yok. Ülkemizin her türlü imkanı var. Çözemedikleri problemler için değil de, sen şucusun, sen bucusun, sen filan ittifaktasın, sen orda mısın siyaseti üzerinden oy devşirilmek istenmektedir.

Bunlara prim vermeyelim. İnsanların görüşleri, partileri ne ırkı, dini, cinsiyeti ne olursa olsun hepimiz bu ülkenin insanıyız. Akrabayız, ticaret yapıyoruz birbirimizle, komşuyuz. Bu tür bir siyasete izin vermeyelim. İcraatlarına, yaptıklarına bakalım. Verdikleri sözlerine, geçmişte yaptıklarına ve yapmadıklarına bakalım. Bunlar yönüyle bir değerlendirmeye tâbi tutarsanız sonuç zaten Saadet Partisi çıkacaktır. Çare geçim ittifakı SAADET Partisidir.
Necip MERAL
Bozüyük Saadet Partisi İlçe Partisi

Giriş Yap

Bozüyük Haber Ajansı | Bozüyük Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!